Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin birinci parti olması CHP’ye hem iktidar marşlarını söyletti hem de hayallerini kurdurdu. Ne var ki bahar havası Antalya’da çok çabuk bitti.
Bazı CHP’li belediye başkanlarının ve bürokratlarının gözaltına alınması “acaba” sorusunu sordururken Antalya ilçelerinde başlayan ilçe kongrelerinde yaşananlar kimi çevrelerde “CHP’nin AK Parti’den ne farkı var?” sorusunun sorulmasına neden oldu.
Kepez’deki seçimlerde delegelere para teklif edildiği iddiaları, Konyaaltı’nda tarafların birbirini antidemokratik olmakla suçlaması, Manavgat’ta kongreye pek çok eski ilçe başkanının katılmaması, Aksu’da İlçe Başkanı ile Belediye Başkanı arasındaki güvensizliğin istifaya neden olması gibi gelişmeler nasıl ve hangi CHP sorularını haklı olarak kamuoyuna sorduruyor.
“Üçüncü Yol”, “Her Şey Çok Güzel Olacak”, “Yeni CHP” gibi söylemler Türkiye çapında Ekrem İmamoğlu’nu ve CHP’yi bir umut gibi göstermeye çalışsa da Antalya’da yaşananlar rüzgârın ters esmeye başladığını anlatmaktadır. CHP’nin il yöneticilerinin özellikle de Nail Kamacı ve CHP’li Antalya Milletvekillerinin Muhittin Böcek ve Niyazi Nefi Kara krizlerini yönetememesi Antalya kamuoyunda CHP’ye karşı güveni olumsuz yönde etkiledi. Kararsız seçmeni ve orta alt kesimlerde ki seçmenleri CHP’den uzaklaştıran rüşvet, yolsuzluk iddiaları ve bunlara dair görüntüler CHP’yi AK Parti ile aynı kefeye koymaya yetti. Yani Antalya’da AK Parti’den uzaklaşan seçmen CHP’ye de kaymadı.
Nail Kamacı liderliğindeki CHP Antalya İl Yönetiminin ve CHP Antalya Milletvekillerinin rüşvet, yolsuzluk iddialarına karşı üç ay geçmesine karşın tatmin edici açıklamalar da bulunamaması, CHP Genel Merkezi’nin tutuklu CHP’lilere karşı her ay değişen açıklamaları, itirafçıların yankı uyandıran anlatıları CHP’yi hem savunmasız hem de söylem ve eylem çelişkisi içerisine sürükledi. Başka bir açıdan bakarsanız CHP’nin tutarsızlığını tüm Türkiye’ye ve Antalya’ya anlatmaya yetti.
Seçim Kazandıracak Aday ve Doku Uyuşmazlığı
CHP’nin Deniz Baykal döneminde başlattığı Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığında derinleştirdiği karşı mahalleye açılma siyasetinin sonucu olan devşirme siyasetçi edinme; gelinen noktada partide ayrışmaya neden oldu. Ülkücü, sağcı, mukaddesatçı, maneviyatçı vb akımlara mensup yerel siyasi figürlerin partide aktif siyaset yapmaya davet edilmesi, başkan olarak seçtirilmesi veya bu akımlarla özdeşleşen partilerle seçim ittifakına gidilmesi ya da milletvekili transferlerinin gerçekleştirilmesi doku uyuşmazlığı sonucunu doğurdu. Nitekim Aksu hadisesi bunun en temel örneğidir. Seçimi kazanmak için her şeyin yapılması hem CHP’yi karıştırmış hem de CHP’nin kendi içinde kendine muhalif bir gruplaşmanın da önünü açtığı açıktır. Bu süreçte Manavgat yapılanmasında da görüldüğü üzere partinin seçimler döneminde seçilecek milletvekili sıralamasına ve Manavgat Belediye Meclis üyeliklerine başka partilerden getirilenlerin konulması bugün yaşanılan parti içi rekabet ve hizipleşmenin temelini atmıştır.
CHP, AK Parti’den Farklı Olabilir mi?
CHP, AK Parti’den farklı olamaz. Aynı hatalar, aynı mütekebbir tavır, maddi imkanlara düşkünlükte aynılaşmak, her ikisinin de eylem ve söylem uyuşmazlığı yaşaması, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının her iki organizasyon içinde hiç bitmemesi, kişilere yüklenen siyaset anlayışı, ideolojik hedeflerin olmaması, yönetici zaaflarının fazlalığı gibi özellikler AK Parti ve CHP’yi “aynı yolun yolcuları” konumuna taşımıştır. Dolayısıyla da Antalya siyasetinin hakim bu iki partisi kamuoyuna “al birini vur ötekine” dedirten cinstendir.
Ne var ki bu iki partinin hem kayıkçı kavgalarından hem de yönetim anlayışlarının birbirinden mülhem olmasından diğer partiler yararlanamadı. Hatta kapasitesi sınırlı olan ama mangalda ezbere laflarla kül bırakmayan bazı partiler ise bu sakat durumdan yararlanmak dahi istemiyor ve gündemi geçiştiriyor. CHP ve AK Parti’nin oluşturduğu boşluğu doldurabilecek parti teşkilatı üzülerek ifade ediyorum ki ne Antalya’da ne de Manavgat’ta yok. Özellikle Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı partilerinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadığı kırılmalar bu iki ittifaka dahil partilerin içini hem ideolojik hem de insan kaynağı açısından boşalttı. %3’ün altındaki partilerin AK Parti ve CHP’den ittifak teklifi veya destek beklentileri, küskünlükler, dışlanmışlıklar, maddi kaynakların yetersizliği, kişisel ikbal arzuları gibi nedenler CHP ve AK Parti dışındaki partilerin oyuna ağırlığını koymasını engelliyor. Bırakın Antalya siyasetini Manavgat siyaseti bile bir iki parti hariç bu çıkmazı maalesef ki yaşıyor. AK Parti’nin en güçlü alternatifi olan CHP istifa, yolsuzluk ve rekabet kıskacında bir partiye dönüşürken diğerleri ise “su mecrasında akar” diyerek alışkın oldukları geçmiş ve gelecekteki yenilgilerini şimdiden kadere mal ediyorlar.
Kalın sağlıcakla.