Bir Fotoğrafın Anlattıkları
CHP Manavgat İlçe Başkanı Oykun Başar sosyal medyasında yayınladığı fotoğraflarla Manavgat Belediye yönetimi ile CHP İlçe yönetiminin iş birliğini göstermeye çalışmış. Çalışmış çalışmasına ama ortada çok ciddi bir sıkıntı var. Bu görüşme bir kamu binası olan Manavgat Belediyesi binasında gerçekleşiyor. Bu görüşmede CHP İlçe Başkanı Oykun Başar, CHP’li Manavgat Belediye Başkanı Nefi Kara ve CHP listesinden seçilen Belediye Meclis üyeleri yer almaktaydı.
İlk bakışta “bunda ne var” diye sorulabilir? Ne var ki Manavgat Belediyesine ait bir kamu binasında sizler kalkıp da CHP ilçe başkanının riyasetinde Manavgat Belediye Başkanının ve Manavgat Belediye Meclis üyelerinin yer aldığı bir toplantı düzenler ve bu toplantıda aldığınız kararları mecliste geçirerek icra edilecek bir seviyeye getiriyorsanız bu sizin hala tek parti zihniyetini ve parti devleti anlayışında olduğunuzu gösterir.
Parti devletlerinde, devlete ait kamu mekanlarında parti yöneticisi seçilmişlerin üstünde ve onların görev alanlarında yer alır, yönetmek zorunda oldukları kamu binalarında toplantılar yaparak alacakları kararlarda onları yönlendirirler. Yani partili idareciler sosyalist ve faşist yönetimlerde görülen siyasi komiserlik vazifesi yüklenirler. Sormak gerekiyor CHP siyaseti neden AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiriyor? Oykun Başar farklı tarihlerdeki konuşmalarında Cumhurbaşkanının partili olması ve partili bir Cumhurbaşkanı olarak kamu gücünü parti çıkarlarına halkın aleyhine matuf kullanmasından dolayı eleştirilerini sıralamıyor muydu? İşte CHP’li Manavgat Örgütünün de CHP ilçe Başkanının liderliğinde kamu binasında yaptığı toplantı tam olarak bunun eş değeridir. Şuna bakar mısınız CHP İlçe Başkanı Manavgat Belediyesine ait bir kamu binasında meclis toplantısı öncesinde alınacak kararların müzakeresini yapıyor ve sonrasında kararların alındığına dair haberler sosyal medyada paylaşabiliyor. Belediye meclis üyelerinin ve Belediye başkanının iradesine açıktan, göstere göstere müdahale edebiliyor. Bunun neresi demokrasi, bunun neresi millet iradesine saygı. Belediye meclis üyeleri ve Belediye Başkanı Manavgatlının çıkarına mı yoksa CHP’nin çıkarına mı yönelik karar alacak ve uygulayacak. CHP İlçe Başkanının yaptığı şey Manavgat demokrasine alenen müdahale etmektir.
CHP, parti devleti hayranlığını şimdilik Manavgat Belediyesinde yapa dursun acaba diğer partiler bunu yapıyor mu? Mesela MHP’li, İyi Partili hatta parti devleti kurmakla itham edilen AK Partili vekiller il ya da ilçe başkanları riyasetinde belediye binalarında toplantı yapıp hangi kararların alınacağı, hangi konuların gündeme getirileceğine dair görüşmeler yapıyor mu? Hiç zannetmiyoruz. En azından son 20 yıldır Antalya ve ilçelerinde böyle bir şeyin olduğu ne yazıldı ne çizildi ne de sosyal medyada paylaşıldı.
CHP’nin Bir Örgüt Binası Var mı?
Manavgatlılar Aşağıpazarcı Mahallesi, Atatürk C. No: 51 Manavgat adresinde bir CHP ilçe Örgütü binası olduğunu zannediyordu. Orada İlçe Başkanı Oykun Başar liderliğinde Belediye Başkanı, CHP’li Belediye Meclis üyeleri, Yönetim Kurulu mensupları, partililer vb toplantılar yaparak Manavgat’ın gelişmesi ve kalkınması noktasında hareket ediliyor zannediliyordu. Maalesef ki adreste geçen yer sadece tabelaların asıldığı bir yermiş. CHP İlçe Başkanı ve örgütü yer bulamadığı için Manavgat Belediyesine ait kamu binasında toplantı yapmışlar, mazur görelim! Ne de olsa “Yeni CHP” yeni bir parti örgütlenmesini, binasını tamamlayamamıştır! Bu noktada CHP Manavgat İlçe Başkanının yapması gerekenler şunlardır: 1. İlçe örgütüne kayıtlı partililer için hazırlanan çalışma esasları belediyenin çalışma esasları haline getirilmelidir.
- CHP Gençlik kolları üyeleri belediye personeli yapılmalı ve Gençlik Kolları Başkanı Belediye Başkan yardımcısı olmalı. (Ne de olsa anca paklar!)
- CHP İlçe Başkanı Oykun Başar Manavgat Belediye Eş Bakanı ilan edilmeli. Hatta bununla da yetinilmeyerek Oykun Başar’ın eşitler arasında birinci olduğu kural haline getirilerek seçilmiş Başkan Niyazi Nefi Kara’nın üstü konumunda olduğu belediye tarafından anons edilmelidir.
- CHP’li Belediye Meclis üyelerinin akrabayı taallukatı, Niyazi Nefi Kara’nın yaptığı gibi Belediye’de istihdam edilmeli.
- CHP’li Belediye Meclis üyesi olup da kaçak eklentileri olan ve ruhsatsız 5 yıldızlı otel işletenler görmezden gelinirken gariban vatandaşın ruhsatsız ve sorunlu işyerleri derhal kapatılmalı.
- Yönetim Kurulundaki her bir birim başkanınız görevine denk gelen bir belediye birim amirliğine veya başkan yardımcılığına atanmalı.
Demeden Olmaz!
CHP’nin hele de Manavgat Örgütünün, CHP’li Antalya vekillerinin ve belediye başkanları ne AK Parti’yi ne Cumhurbaşkanını eleştirmemelidir.
CHP bir an önce AK Parti’nin “Parti devleti” kurduğu iddialarından vaz geçerek ya AK Parti’nin farklı bir versiyonu olduğunu itiraf etmeli ya da Belediye kontrolündeki kamu binalarını partisinin inisiyatifine ve çalışmasına açtığı için kamuoyundan özür dilemelidir.
Parti Devleti Neden ve Nasıl?
Demokratikleşmenin sancılı olduğu ülkelerde karşımıza çıkan devlet-parti çekişmesi, sonuçları itibariyle demokrasinin kurumsallaşmasına her zaman kaybettirmiştir. Devletin partilerle ya da partilerin devletle çekişmesinin olası olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için zaman zaman ya ciddi tedbirler alınır ya da devlet ile çekişme halindeki partiler arasında bir uzlaşı gerçekleştirilir. Örneğin partilerin temel ilkelerinin anayasaya eklenmesi, parti genel başkanlarının Cumhurbaşkanı, genel başkan vekillerinin başbakan, genel sekreterinin İçişleri Bakanı veya Valilerin parti il başkanı yapılması, memurların parti üyesi olabilmesi gibi. Aslında bu tedbirler bir yerde tek parti iktidarının muhalif partilerce denetlenememesinden dolayı ortaya çıkabilecek rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma gibi gayrikanuni ve gayriahlaki uygulamalarında ortaya çıkmasını engellemeye dönük olduğunu da unutmamak gerekir. Ne de olsa idareciler devlet kadrosunda yer alabilirse müfettişler tarafından da denetlenmesi mümkün hale gelebilirdi. Bu küçük pasaj bile aslında demokrasinin kurumsallaşmaması, ahlak ve maneviyat eksikliğinin yaratabileceği olumsuzluklara karşı alınabilecek ne gibi tedbirlerin olabileceğini göstermeye yetmektedir.
1936’nın Türkiye’sinde CHP-Devlet ilişkisinde de karşımıza çıkan yukarıdaki benzeri uygulamalar Türkiye’de çok partili yaşama geçişle beraber sona ermişse de AK Parti iktidarı döneminde parti devlet bütünleşmesi farklı bir aks üzerinde yeniden kendini göstermeye başladı. Özellikle de 2016 FETÖ darbe teşebbüsünden sonra AK Parti’nin bir yerde mecbur kaldığı AK Parti-Devlet bütünleşmesi arayışı Türk demokrasisini olumsuz yönde etkilerken güvenlikçi politikaların uygulanmasını da kolaylaştırdığı göreceli olarak ileri sürülebilir.
CHP ve AK Parti Birbirinin Yansıması mı?
Son 10 yılda liberal siyasetçi ve aydınların AK Parti ve CHP’nin birbirinin aynısı olduğunu ileri sürmesi aslında tam da bu noktadan kaynaklanmaktadır.
CHP her ne kadar AK Parti’yi “devlet partisi” veya “parti devleti” ilan ederek onu eleştirse de aslında CHP’nin kendi geçmişi ve şu anda bazı yerel yönetimlerinde yaptığı bazı uygulamalar kendisinin de benzer bir yöntemi benimsediğini göstermektedir. Cumhurbaşkanının tüm milleti temsil ettiğini belirterek Cumhurbaşkanının partili olmasını haklı olarak eleştiren CHP’nin düşük kademedeki idarecilerinin yerel yönetimlerde yaptıkları kendilerinin de aslında partili idareciye ne kadar da yatkın olduğu izlenimini bizlerde uyandırmaktadır.