Okuyacağınız röportaj Ocak 2025’de gerçekleştirilmiş olup Gezgin Adam Dergisi’nin Şubat 2025’de yayınlanan “Manavgat Solu’nun Bunalımı” adını taşıyan sayısında yayınlanmıştır.
Ömer Kaçmaz: Antalya ve Manavgat’ta maddi anlamda zenginliğe ulaşmış ve kendisini Sol, Sosyalist, Devrimci olarak tanımlayanların siyaset yapmak için ağırlıklı olarak TKP yerine CHP’yi tercih etmesini neyle açıklıyorsunuz?

Ece Mutlu: Kendisini Sol, Sosyalist olarak tanımlayan insanların TKP yerine CHP’yi tercih etme meselesine bir genelleme yaparak cevap vermek yanlışa götürür. TKP her geçen gün kendisini Sol, Sosyalist olarak tanımlayan daha fazla insanı bünyesine dahil etmektedir. TKP’nin ekonomi politikası sınıflı toplumların ortaya çıkmasına neden olan, eşitsizlikleri doğuran üretim araçlarındaki özel mülkiyetin hakimiyetini ortadan kaldırmak ve tüm üretim araçlarının, doğal kaynakların, yeraltı zenginliklerinin devletleştirilerek toplumun yararına kullanılması üzerine kuruludur. Üretim araçlarını elinde bulunduran ayrıcalıklı kesime son verilmesi ve ekonomide merkezi planlama ile iktisadi kaynakların verimli kullanımı halkın ihtiyaçlarının adaletli ve eşit şekilde giderilmesinde atılacak temel adımlardır. Bahsettiğimiz ekonomi politikasının neoliberal bir ekonomi modeli ile hiçbir ilgisi olmadığı, neoliberalizm dahil tüm kapitalist politikaların reddi anlamına geldiği ise açıktır.
Ömer Kaçmaz: CHP, TİP ve bazı sosyalist partiler Antalya ve Manavgat siyasetinde DEM partisine mensup sosyalistlerle açık veya örtülü seçim iş birliğine gittikleri ya da kent uzlaşısı adıyla ortak hareket ettikleri bilinen bir gerçektir. TKP olarak neden Antalya ve Manavgat siyasetinde TKP ile DEM Parti arasında mutabakat veya iş birliği ya da kent uzlaşısı yapılamamaktadır?
Ece Mutlu: Biz sınıf mücadelesi ekseninde, kendi ilkelerimiz doğrultusunda yoluna devam eden bir partiyiz. Taviz verildiği zaman sınıf mücadelesine yarar değil zarar getirdiğini bildiğimiz kırmızı çizgilerimiz var; bunlar laiklik, anti-emperyalizm ve sınıf ekseni. Ortak mücadele hattı oluşturmak adına bunları esnetmemiz söz konusu değil. Savunduğumuz ilkeler etrafındaki her iş birliğini olumlu değerlendiririz fakat bahsedilen partilerde sözünü ettiğimiz eksende tavizsiz bir duruşun söz konusu olmadığını göz önünde bulundurduğumuzda ortak bir mücadele hattında buluşamayacağımız ortadadır.

Ömer Kaçmaz: Antalya ve Manavgat’ta turizmin gelişmesinden dolayı ve sayısı yüzbinlerle ifade edilen emekçi ve işçi oluşmasına rağmen sol ve sosyalist partiler Antalya emekçilerin damgasını vurabilecek örgütlenmeyi yapamamasını neyle izah ediyorsunuz? örgütlenmenin zayıflığını “Solun İflası” olarak gören yaklaşıma katılıyor musunuz?
Ece Mutlu: Türkiye’de ve tüm dünyada işçi sınıfının siyasette görünür olmadığı bir dönemden geçiyoruz, Antalya da bu tablodan bağımsız değil elbette. İşçi sınıfının düzen karşıtı mücadelesinin gerilemesinin kaynağında siyasi ve ideolojik olarak düzenin kurduğu üstünlük var. Bunun yanında işçi sınıfının giderek ağırlaşan koşulları da ortada ve kapitalizmin sorunlara hiçbir zaman çözüm olamayacağını, işçilerin sömürüsüne dayanan bir düzenden umut beklenemeyeceğini biliyoruz. Düzenin kurduğu ideolojik ve siyasi kuşatmayı tersine çevirebilirsek işçi sınıfı yeniden tarih sahnesine çıkar. Biz bu kapsamda Antalya’daki işçiler içerisinde sınıf bilincini uyandırmak için pek çok çalışma örüyoruz, birkaç yıl önce kurduğumuz Patronların Ensesindeyiz Antalya Turizm Emekçileri Dayanışma Ağı bunlardan biri. İşçilere birlikte hareket ettiklerinde neler başarabileceklerini unutturulmuş durumda, TKPli işçiler olarak bizler birlikte hareketimizin önemini diğer işçi arkadaşlarımıza da göstermeye ve düzenin sınıfımız üzerindeki ideolojik ve siyasi üstünlüğünü yırtıp atmaya dönük hareket ediyoruz. Bunun bulduğu karşılık büyüdükçe kentimizde emekçiler olarak siyasi ağırlığımızı koyabileceğimizi gözetiyoruz.
Ömer Kaçmaz: TKP olarak Antalya’nın merkez ilçeleriyle ilgili çok çarpıcı çalışmalar yapıyor ve bunları basın aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırabiliyorsunuz. Buna rağmen seçimlerde çok büyük farklarla sol parti iddiasındaki CHP’nin gerisinde kaldığınız görülüyor. CHP’de olan ama sizde bulunmayan özellik nedir ki oylar partinize yönelmiyor?
Ece Mutlu: Biz Antalya’nın dört bir yanında semt evlerimizde emekçiler olarak bir araya gelerek birlikte mücadele ediyor, mahalle halkımızla birlikte sorunlarımızı ortaklaştırıyor ve çözümü örüyor, Patronların Ensesindeyiz ile emekçilerin iş koşullarındaki olumsuzluklara karşı birlikte hareket ediyor, Kadın Dayanışma Komiteleri ile işçi kadınların örgütlü mücadelesini yükseltiyoruz. Bizim çalışmalarımız ne seçimle başlıyor, ne de seçimle bitiyor. Biz seçim süreçlerini yaptığımız çalışmaların görünür olmasını, güçlenmesini ve siyasetimizin daha fazla emekçiye ulaşmasını sağlayacak bir araç olarak görüyoruz. Elbette ki alan çalışmalarımızda bulduğumuz karşılığın oy olarak geri dönmesini isteriz çünkü TKP’ye verilen her bir oy işçilerin örgütlü iradesini ortaya koyar. TKP’ye verilen her oy düzenin iktidarıyla, muhalefetiyle sadece seçimden seçime siyasete dahil olmasını istediği halkın bu durumu kabullenmeyişinin iradesidir ama aynı zamanda bu irade mahallelerde, iş yerlerinde, okullarda verilen mücadelelerle somutlaştığında bir yere oturur. Bu bağlamda biz TKP’nin etkisinin aldığı oyun çok ötesinde olduğunu biliyoruz.
Ömer Kaçmaz: Sol, Antalya ve Manavgat’ta güçlü olmasına rağmen solcuların büyük çoğunluğunun sosyalist ve komünist fikre evrilememesi yıllardır tartışılan bir olgudur. Yerel şartlar düşünüldüğünde Sol, Sosyalist siyasetçiler sizce yerele hitap edebilen bir sosyalizmi geliştiremedikleri için mi sol düşüncedekiler sosyalizmi ve komünizmi benimsemediler?
Ece Mutlu: Düzen solu, işlediği politikalarla kendisini solda gören yurttaşları sistem içerisinde tutma ve sosyalist düşüncelerden uzaklaştırma görevi görmektedir. Özellikle sosyal demokrat söylemler ile daha iyi bir kapitalizmin olabileceği inancının propaganda edilmesi oldukça yaygındır. Buna ek olarak düzen içi siyasetin sürekli işçi sınıfının siyasette özne olmasına engel olmaya dönük politikalar geliştirdiği ve egemen basın-yayın araçlarını ellerinde tuttukları unutulmamalıdır. Sosyalizm, yani sömürünün olmadığı, eşit ve adaletli bir düzen istemi yurttaşlarda karşılık bulan bir istem fakat bunun örgütlü bir güce dönüşmüş hali için elbette ki iyileştirilmiş bir kapitalizmin mümkün olmayacağını teşhir eden işlerimizin sayısını arttırmaya, sosyalizmin inşasına giden yol için gereken sınıfsal safı emekçiler olarak hep birlikte oluşturmanın önemini daha fazla anlatmaya ve duyurmaya gayret ediyoruz.
Ömer Kaçmaz: Antalya ve Manavgat Solu’nun Kemalizm ile olan ilişkisi sizce ne durumda? Gözlemlerinize göre değişen Antalya ve Manavgat siyaseti sizce Kemalist değerlerden hala besleniyor mu yoksa Kemalizm’den uzaklaşarak Neoliberal anlayışa mı teslim oluyor?
Ece Mutlu: Antalya’da sol dediğimizde kapsama hangi öznelerin girdiğine göre değişebilecek bir soru bu. Biz kendi siyasi hattımız üzerinden bu soruyu ele alabiliriz. TKP emeğin iktidarı için gerekli olan bağımsız devrimci bir hattı örmekle görevli bir Marksist-Leninist partidir. Ülkemizin cumhuriyetçi birikiminin parçası olan bazı Kemalist dostlarımız ise farklı ideolojik çizgilerde olmamıza rağmen bizi bir araya getiren anti-emperyalizm, laiklik, yurt sevgisi ve cumhuriyetçilik gibi başlıklar üzerinden Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi çatısında temas halindeyiz. Neoliberal politikaların da parçası olduğu sömürü sisteminin her zaman karşısında olduk ve olmayı da sürdüreceğiz.
Ömer Kaçmaz: Siyasi ve politik çalışmalarınızda Gezgin Adam Dergisi olarak şahsınızda TKP Antalya Örgütüne başarılar diliyorum.
Ece Mutlu: Teşekkürler.